-
1 trop
1 fazla [faz'ɫa]◊Il a trop bu. — Fazla içti.
◊Je suis trop fatigué pour sortir. — Dışarı çıkmak için fazla yorgunum.
◊Il y a trop de bruit. — Fazla gürültü var.
2 de trop / en trop fazla -
2 شره
Iشَرَه1. aç gözlülük2. harisAnlamı: bir şeyi çok fazla isteyen, hırslı3. tamahAnlamı: aç gözlülük4. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, harisIIشَرِه1. doyumsuzAnlamı: bir türlü tatmin olmayan2. açAnlamı: gözü doymayan bir kimse3. aç gözlülük4. doymazAnlamı: doymak bilmeyen, aç gözlü5. ihtiraslıAnlamı: aşırı istekli6. harisAnlamı: bir şeyi çok fazla isteyen, hırslı7. tamahkârAnlamı: aç gözlü8. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, haris9. hırslıAnlamı: doymak bilmeyen, haris10. boğazlıAnlamı: çok yemek yiyen11. cimriAnlamı: hasis, nekes, pinti -
3 zu
zu [t͜sʊ]1. präp (D) Richtung -e; Ort, Zeit -de; Zweck, Anlass -meye, -mek için;zu Beginn başlangıçta;komm zu mir! bana gel!;sich zu jemandem setzen b-nin yanına (karşısına) oturmak;von Mann zu Mann erkek erkeğe;zu Wasser und zu Lande denizde ve karada;etwas zum Essen yiyecek bir şey;zum Vergnügen zevk için;jemanden zum Präsidenten wählen b-ni başkan(lığa) seçmek;zu 3 Dollar das Kilo kilosu 3 dolara;werden zu olmak, … haline gelmek2. adv (haddinden) fazla;fam zu sein (geschlossen) kapalı;zu sehr çok fazla, fazlasıyla;einer zu viel bir kişi fazla;einer zu wenig bir kişi eksik;ein zu heißer Tag aşırı sıcak bir gün;(mach die) Tür zu! kapıyı kapa!;vier zu zwei dört iki;wir sind zu dritt üç kişiyiz3. konj kann -ebilir; muss -meli, -ecek;es ist zu erwarten beklenebilir; beklenmeli(dir);nicht zu gebrauchen kullanılacak ( oder işe yarayacak) gibi değil;ohne es zu wissen bilmeden -
4 zu
zu [tsu:]I präp\zu Hause evde;das Museum \zu Speyer Speyer Müzesi;Herzog \zu X X arşidükü;\zu beiden Seiten iki tarafta [o yanda];\zu seiner Rechten sağ tarafında;sie kommt \zu mir o bana geliyor;er geht \zum Bahnhof/\zur Post istasyona/postaneye gidiyor;es fiel \zu Boden yere düştü;\zu jdm hinsehen birine bakmak;das Zimmer liegt \zur Straße hin oda sokağa bakıyor2) (hin\zu, da\zu)er setzte sich \zu den anderen ötekilerin yanına oturdu;nehmen Sie Wein \zum Essen? yemeğin yanında şarap alır mısınız?3) ( zeitlich)\zu jener Zeit o zamanlar;ich kündige \zum 1. Mai 1 Mayıs'ta istifa ediyorum;\zu Anfang başta;\zu Ostern/Weihnachten Paskalya'da/Noel'de;\zum ersten Mal ilk defa olarak;\zu Mittag/Abend essen öğle/akşam yemeği yemek\zum Teil kısmen;in Kisten \zu (je) hundert Stück yüzerlik kasalarda;\zum halben Preis yarı fiyatına;das Kilo \zu drei Euro kilosu üç eurodan5) ( Art und Weise)\zu Recht haklı olarak;\zu Fuß yayan\zum Glück şansa;\zu allem Unglück bütün şanssızlıkların üstüne;ein Stift \zum Schreiben yazmak için bir kalem;\zur Unterhaltung eğlence için;es ist \zum Weinen ağlanacak durum;etwas \zum Essen/Lesen mitnehmen yanına yiyecek/okuyacak bir şey almak;kommst du \zum Frühstück/Abendessen? kahvaltıya/akşam yemeğine geliyor musun?;jdm \zum Geburtstag gratulieren birinin yaş gününü kutlamak7) ( Verhältnis)die Chancen stehen eins \zu zehn bire on şans var;eins \zu null für Galatasaray Galatasaray için bir sıfır8) ( in Bezug auf) ile ilgili olarak, hakkında, üzerine;\zu dieser Frage möchte ich Folgendes sagen:... bu sorun hakkında [o ile ilgili olarak] şunu söylemek isterim:...9) ( Verwandlung)das Wasser wurde \zu Eis sudan buz olduII adv1) ( allzu) pek, fazla(sıyla);\zu sehr pek çok, çok fazla;\zu viel gereğinden [o yeterinden] fazla; ( übertrieben) aşırı;\zu schnell aşırı hızla2) ( Richtung) -e doğru;nach Süden \zu güneye doğru4) ( zeitlich)ab und \zu arada sırada;von Zeit \zu Zeit zaman zaman1) ( mit Infinitiv)es ist schön, neue Leute kennen \zu lernen yeni insanlar tanımak güzel oluyor;es ist leicht \zu finden onu bulmak kolaydır2) ( mit Partizip Präsens)die \zu erledigende Arbeit bitirilmesi gereken iş -
5 نهم
Iنَهَم1. aç gözlülük2. ihtirasAnlamı: aşırı istek, tutku3. harisAnlamı: bir şeyi çok fazla isteyen, hırslı4. tamahAnlamı: aç gözlülük5. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, harisIIنَهِم1. doyumsuzAnlamı: bir türlü tatmin olmayan2. açAnlamı: gözü doymayan bir kimse3. aç gözlülük4. doymazAnlamı: doymak bilmeyen, aç gözlü5. tamahkârAnlamı: aç gözlü6. hırslıAnlamı: doymak bilmeyen, haris7. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, haris8. boğazlıAnlamı: çok yemek yiyen9. cimriAnlamı: hasis, nekes, pinti -
6 طامع
طامِع1. doyumsuzAnlamı: bir türlü tatmin olmayan2. açAnlamı: gözü doymayan bir kimse3. doymazAnlamı: doymak bilmeyen, aç gözlü4. harisAnlamı: bir şeyi çok fazla isteyen, hırslı5. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, haris6. hırslıAnlamı: doymak bilmeyen, haris -
7 طماع
طَمَّاع1. doyumsuzAnlamı: bir türlü tatmin olmayan2. açAnlamı: gözü doymayan bir kimse3. doymazAnlamı: doymak bilmeyen, aç gözlü4. harisAnlamı: bir şeyi çok fazla isteyen, hırslı5. ihtiraslıAnlamı: aşırı istekli6. tamahkârAnlamı: aç gözlü7. hırslıAnlamı: doymak bilmeyen, haris8. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, haris9. cimriAnlamı: hasis, nekes, pinti -
8 نهيم
نَهِيم1. doyumsuzAnlamı: bir türlü tatmin olmayan2. açAnlamı: gözü doymayan bir kimse3. doymazAnlamı: doymak bilmeyen, aç gözlü4. tamahkârAnlamı: aç gözlü5. harisAnlamı: bir şeyi çok fazla isteyen, hırslı6. hırslıAnlamı: doymak bilmeyen, haris7. aç gözlüAnlamı: mala ve yiyecek içecek şeylere doymak bilmeyen, gözü aç, doymaz, tamahkâr, haris8. cimriAnlamı: hasis, nekes, pinti9. boğazlıAnlamı: çok yemek yiyen
См. также в других словарях:
beslemek — i 1) Yiyecek ve içeceğini sağlamak Okulun artıklarıyla otuz kişiden fazla insan besliyorduk. H. E. Adıvar 2) Yedirmek Pembe ekmekler kızartacak, üstlerine tereyağı, reçel, havyar sürecek, onu eliyle besleyecekti. H. E. Adıvar 3) Semirtmek 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük